Pasifik Okyanusu’nun ortasında, Avustralya ile Hawaii ortasında sıkışmış bir ada ülkesi olan Tuvalu, nihayet çağdaş bankacılıkla tanıştı. Nüfusu yaklaşık 11.200 olan bu minik ülke, 2025 yılı prestijiyle birinci defa bir otomatik para çekme makinesine (ATM) kavuştu.
Türkiye’nin birinci ATM’sini 1987 yılında Ankara’da hizmete sunduğu düşünüldüğünde, Tuvalu’nun dijital finansal hizmetlerle tanışması onlarca yıl sonra gerçekleşmiş oldu.
NAKİTİN KRALLIĞINA ATM GELDİ
Tuvalu, rengarenk mercan resifleri ve egzotik balıklarla çevrili yapısıyla tabiat olağanüstüsü bir coğrafyaya sahip. Lakin coğrafik olarak son derece izole olması nedeniyle teknolojiye erişim epey hudutlu. Şimdiye kadar tüm ticari süreçler sadece nakit para ile yürütülüyordu.
Bu nedenle, ülkenin başşehri Funafuti’de açılan birinci ATM büyük bir kutlama vesilesi oldu. Açılış merasimine mahallî yöneticiler ve halk ağır ilgi gösterirken, Başbakan Feleti Teo da merasimde yer aldı. Teo, bu adımı “önemli bir dönüm noktası” olarak kıymetlendirerek, dev bir çikolatalı pasta eşliğinde kutlamaya katıldı.
‘EKONOMİK GÜÇLENMENİN ANAHTARI’
ATM’nin kurulumunu üstlenen Tuvalu Ulusal Bankası’nın genel müdürü Siose Teo, yeni hizmetin halkın ekonomik olarak güçlenmesine imkan sağlayacağını söz etti.
Makinenin teknik altyapısını oluşturan Pacific Technology Limited’in uzmanı Nisar Ali ise ATM’nin, ada halkını “modern ve muteber bankacılıkla tanıştıracak” bir dönüştürücü tesir yaratacağını söyledi.
UÇAKLAR GELMEYİNCE PİST FUTBOL ALANI OLUYOR
Funafuti’deki havaalanı haftada sadece birkaç kere Fiji’den gelen uçaklara mesken sahipliği yapıyor. Uçuş olmadığı vakitlerde ise pist, yerli halkın rugby ve futbol üzere sporlarla vakit geçirdiği bir oyun alanına dönüşüyor.
Ülke içindeki adalar ortasında havayolu ulaşımı bulunmadığından, seyahatler feribotlarla sağlanıyor.
İKLİM KRİZİ ÜLKEYİ TEHDİT EDİYOR
Tuvalu, yalnızca ekonomik değil, tıpkı vakitte çevresel açıdan da büyük bir uğraş veriyor. En yüksek noktası deniz düzeyinden sırf 15 metre olan ülke, yükselen deniz düzeyleri nedeniyle önemli risk altında.
Tuzlu suyun iç bölgelere sızması, tarım yerlerinin verimsizleşmesine ve deniz hayatının ziyan görmesine neden oluyor. Ülke, 2021 yılında dönemin Dışişleri Bakanı Simon Kofe’nin denizin içinde yaptığı konuşmayla bu sorunu memleketler arası kamuoyunun gündemine taşımıştı.