İktidarın yıllardır bir türlü vazgeçmediği ve Sazlıdere Barajı kenarındaki kazılarına da Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasından çabucak sonra başladığı Kanal İstanbul Projesi için uzmanlar “Tam bir yıkım” projesi diyorlar. Bu bahisteki en teknik saptamaları, İBB’ye yönelik soruşturma kapsamında tutuklanan Buğra Gökce’nin başkanlığını yürüttüğü İstanbul Planlama Ajansı (İPA) yapmıştı.
YA KÖPRÜLER YIKILIRSA
Kanal İstanbul gerçekleşirse, İstanbul’un Avrupa Yakası, bağlı olduğu Trakya’dan koparak, kadim İstanbul’u bir ada haline dönüştürecek. Bu ada, Kanal İstanbul üzerinde sayıları 9 olacağı söylenen köprülerle Trakya’ya bağlanacak.
Ada’nın doğusunda ise, İstanbul Boğazı üzerindeki üç köprü ve Marmaray’la kent Asya’ya bağlı kalacak. Lakin bu yapı, İstanbul’un köprülerinin rastgele bir nedenle hasar görmesi halinde, burada yaşayan 9 milyon kişinin adaya hapsolmasına yol açacak.
Bu köprülerin hasar görmesi, yıkıcı bir zelzeleyle mümkün. Ayrıyeten savaşlarda da köprülerin birinci maksat olacağı malum. Fakat kanal İstanbul yalnızca 9 milyon kişinin bir adaya hapsolması ile değil, öteki olumsuz tesirlere de yol açacak. Mesela yalnızca inşaatı için gereken şantiye süreci 14 yıl olacak. Hafriyat kamyonlarının dahil olmasıyla İstanbul’da trafik yüzde 10 daha artacak.
ÖTEKİ ZARARLARI
Gazeteci Barış Pehlivan’ın da dünkü yazısında anlattığı İstanbul Planlama Ajansı’nın öteki saptamaları özetle şöyle:
– İstanbul’un hala var olan tarım alanlarının yüzde 13.5’i yok olacak.
– Kentteki 30 bin kişilik ziraî istihdam fırsatı sona erecek.
– 200 bin ton buğday üretimi bitecek.
– 20 bin futbol alanı büyüklüğünde tarım yeri yok olacak.
– 394 bin ağaç kesilecek. 1.2 milyon kişinin soluduğu oksijen kaybolacak.
– Marmara Denizi çürük yumurta üzere kokacak. Müsilaj kalıcı hale gelecek.
– 15 endemik bitki tipi yok olacak.
– Kanal şantiyesi ve yeni yapılaşma hava kirliliğine sebep olacak.
– Dev bir kentsel ısı adası oluşacak.
– Türkiye’nin taraf olduğu memleketler arası kontratlar ihlal edilecek.
– Kültürel miras alanları yok olacak.