Dünya’nın güç bütçesi, Güneş’ten gelen ısının ne kadarının tutulduğu ve ne kadarının uzaya geri yansıtıldığı ile ölçülüyor. 2000’li yılların ortasında metrekare başına 0,6 watt olan güç dengesizliği, son yıllarda 1,3 watt düzeyine yükseldi. Bu artış, Dünya yüzeyine yakın bölgelerde gücün birikme suratının iki katına çıktığını gösteriyor.
ISI İSTİKRARI BOZULDU
Dünya’da ömür, Güneş’ten gelen ısı ile bu ısının uzaya geri verilmesi ortasındaki hassas istikrara bağlı. Fakat kömür, petrol ve gaz üzere fosil yakıtların yakılması sonucu atmosfere iki trilyon tondan fazla sera gazı salındı ve bu gazlar ısının uzaya kaçmasını engelleyerek daha fazla ısının tutulmasına neden oldu.
Bu fazla ısının sırf küçük bir kısmı kara alanlarını ısıtıyor ya da buzulların erimesine yol açıyor. Isının yüzde 90’ı ise okyanuslarda depolanıyor. Bu durum, okyanusların büyük ısı kapasitesi nedeniyle ısının süratle birikmesine yol açıyor.
UYDU BİLGİLERİ ORTAYA ÇIKARDI
Uydu dataları ve okyanus sıcaklığı ölçümleri, bu güç dengesizliğinin süratle büyüdüğünü gösteriyor. Bu artış, iklim modellerinin öngördüğünden çok daha süratli gerçekleşti. Ekseriyetle modellerde bu artışın yarısı kadar bir değişim öngörülüyordu.
Bilim insanları, bu süratli artışın nedenini şimdi tam olarak açıklayamasa da, bulutlardaki değişimlerin kıymetli bir faktör olabileceğini düşünüyor. Beyaz ve yansıtıcı bulutların alanı azalırken, daha az yansıtıcı bulutların alanı arttı. Bu durumun, iklim değişiminin kendisiyle alakalı bir geri besleme döngüsü olabileceği ihtimali üzerinde duruluyor.
İKLİM KRİZİ HIZLANABİLİR
Bu dengesizliğin artması, çok sıcak hava dalgaları, kuraklık ve ağır yağışlar üzere iklim olaylarının daha sık ve şiddetli hale gelebileceği manasına geliyor. Ayrıyeten denizlerde uzun müddetli sıcaklık artışları yaşanması riskini de artırıyor.
Uzun vadede ise bu dengesizlik, global ısınmanın daha şiddetli bir halde devam edebileceği ihtimalini güçlendiriyor. Bilim insanları, bu süreçte iklim değişikliğinin izlenmesi için uyduların değerine dikkat çekiyor. Fakat uydular aracılığıyla yapılan iklim izleme çalışmalarının birtakım ülkelerdeki finansman problemleri nedeniyle tehlikeye girebileceği belirtiliyor.