İTO’dan yapılan açıklamaya nazaran Avdagiç, odanın ağustos ayı meclis toplantısında iş dünyasının gündemini kıymetlendirdi.
İsrail’in katliam ve bombardımanlara son vermek yerine Gazze Şeridi’ndeki askeri faaliyetlerini genişletme kararını şiddetle kınadıklarını ve yok kararında saydıklarını belirten Avdagiç, “Dünyaya adalet ve demokrasi bahşettiklerini söyleyen batılı ülkeler, Gazze’de soykırım yapılmasını, İsrail’in en doğal hakkı görüyorlar. Ne yazık ki dünya ‘baktığını görmeyerek, işittiğini duymayarak, konuştuğunda ise gerçekleri saklıyor.” tabirlerini kullandı.
30 Ağustos Zafer Bayramı’nın 103. ve Malazgirt Zaferi’nin 954. yıl dönümünü kutlayan Avdagiç, şu tabirleri kullandı:
“Milletimizin her türlü zorluğa ve yokluğa karşın ordusuyla bütünleşerek, Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının öncülüğünde kazandığı bu zafer, inancın ve kararlılığın göstergesidir. Bu istikametiyle de gençlerimize en ince detayına kadar öğretilmesi, ezberletilmesi gerekir. Çünkü bu zafer gençlerimize yokluğun mazeret olmadığını, en büyük silahın irade ve kararlılık olduğunu ispatlayan bir örnektir, yaşanan bir destandır.”
“EN BERBATI GERİDE KALDI”
Şekib Avdagiç, konuşmasında Türkiye iktisadının güçlü iç ve dış şartlara karşın bugüne kadar başarılı bir direnç sınavı verdiğini belirterek, iki yılı aşkın müddettir devam eden sıkı para siyasetinin tesirlerine ve şiddetli rekabet şartlarına karşın firmaların üretimini ve ihracatını özveriyle sürdürdüklerini vurguladı.
Çekilen dertlerde ve yaşanan problemlerde en berbatın geride kaldığını kaydeden Avdagiç, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Kanaatimizce bu güç devirde özel kesim, üzerine düşeni ziyadesiyle ve fedakârlıkla yerine getirdi. Bildiğiniz üzere, geldiğimiz noktada dezenflasyonist siyasetlerle iç talep şartlarının zayıflaması, enflasyon çabasına önemli katkı sağladı. Ayrıyeten finansman maliyetlerinde yaşanan nispî düşüşün de gerçek dal açısından olumlu bir sürecin başlangıcına işaret ettiğini gözlüyoruz. Şu iki hususu iktisatta olağanlaşma bakımından kıymetli buluyoruz: Talepte dengelenmeyle birlikte enflasyon beklentileri de rölâtif olarak düzgünleşti. İkincisi bozulan fiyatlama davranışları, istek edilen ölçüde olmasa da olağanlaşma yoluna girdi.”
KREDİLERDEKİ BÜYÜME SONLARININ KALDIRILMASI TALEBİ
İTO Başkanı Avdagiç, kredi notundaki artışlardan ve siyaset faizindeki indirimlerden bahsederek, “Önümüzdeki periyotta KOBİ kredilerinden başlamak üzere selektif bazda kredi büyüme limitlerinin de kaldırılmasını bekliyoruz. Böylelikle faiz indiriminin, öteki önlemlerle gerçek gayesine ulaşarak, üretimde büyümeye ve ülke kalkınmasına katkı veren bir sürece dönüşeceğine inanıyoruz.” görüşünü paylaştı.
KOBİ kredilerinde büyüme sonunun büsbütün kaldırılması gerektiğini vurgulayan Avdagiç, “Sonuç olarak şu teklifte bulunuyoruz: Önümüzdeki süreçte ihracata nizamlı ve artan katkı veren KOBİ’lere sağlanan kredi dayanaklarının, geçmiş devir performanslarına (past performans mekanizması) nazaran artırılması konusunu gündemimize almamız gerektiğine inanıyoruz.” açıklamasında bulundu.
ABD TARİFELERİNİN YATIRIMLARI YÖNLENDİRMESİ
Avdagiç, ABD idaresinin gümrük tarifelerine değinerek, bu durumun daha yüksek vergi oranlarına muhatap olan ülke şirketlerinin, vergi oranı düşük ülkelere yatırım yapması tarafındaki eğilimi güçlendirebileceğini kaydetti.
Küresel ticarette yaşanan bu kaotik devri yapısal bir dönüşümün başlangıcı olarak gördüklerini kaydeden Avdagiç, global iktisadın yeni dinamiklerini korumacılığın şekillendireceğini bildirdi.
Avdagiç, korumacılık eğilimlerinin yol açacağı sarsıntılara karşı Türkiye dahil dünya iktisadının şimdiden hazırlık yapması gerektiğini kaydederek, “Bu noktada iki husus başlığı öne çıkıyor: Birinci evrede ve öncelikle yatırım ortamını hızla ve mümkün olan en yüksek düzeyde güzelleştirmek, bu devrin olmazsa olmaz şartlarının başında geliyor. İkinci olarak, tekrar her fırsatta söz ettiğimiz üzere, Türkiye bu yeni devirde çok az ülkenin sahip olduğu lojistik ve tedarik potansiyelini gecikmeden hayata geçirmek zorundadır.” tabirlerini kullandı.
Bu bahiste yanlışsız adımların atıldığını, İstanbul Havalimanı’ının bugün prestijiyle irtibatlı uçuşlarda dünyadaki tüm rakiplerini geride bıraktığını, bu muvaffakiyetin deniz ve bilhassa demir yolunda da yakalanması gerektiğini vurgulayan Avdagiç, açıklamalarını şöyle tamamladı:
“Türkiye, tekrar şekillenen küresel tedarik zincirinde treni kaçırmamak için, demir yoluyla yük taşımanın hissesini en geç 5 yıl içinde, en az yüzde 30’lar düzeyine çıkarmayı hedeflemelidir. Bunu başardığımız takdirde global iktisatta meydana gelen olumsuz gelişmelerden etkilenmemiz en az düzeyde kalacak, hatta birçok mevzuyu ülkemiz lehine çevirmek mümkün olacaktır.”