Gazeteci Tolga Şardan, yeni yazısında Emniyet Genel Müdürlüğü’nün 30 Ağustos paylaşımında Atatürk’ün fotoğrafının sansürlenmesi skandalına değindi.
Şardan, yaşananların kurum için tam bir rezalet olduğunu vurguladı ve faturanın kime kesildiğini açıkladı.
Şardan, paylaşımın akabinde kamuoyunda oluşan reaksiyonlar nedeniyle Emniyet’in geri adım atarak Atatürk’ün yer aldığı yeni bir görsel yayımladığını hatırlattı. Lakin, skandal paylaşımın sorumluluğunu da işaret ederek, “Birinci derecede sorumlu olan Medya-Halkla Bağlantılar ve Protokol Dairesi Başkanlığı’dır” dedi.
Ayrıca Şardan, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın kritik günlerde bu çeşit bir olayla sabote edilip edilmediğini sorgulayarak, Emniyet içindeki hesaplara dikkat çekti.
ŞARDAN’IN YAZISININ İLGİLİ KISMI:
“Yaşananlar, Emniyet Genel Müdürlüğü için tam rezaletin daniskası.
Skandalın ortaya çıkmasından sonra Emniyet Genel Müdürlüğü’nden ses yok. Herkes sus pus halinde.
Şimdilerde 350 binden fazla işçinin idaresini sağlamakla görevli Emniyet Genel Müdürlüğü var.
Görevdeki Emniyet Genel Müdürü Mahmut Demirtaş, Emniyet Genel Müdür Yardımcıları Ali Baştürk, Mustafa Çalışkan, Ömer Urhal, Caner Tayfur ve Mahmut Çorumlu.
Demirtaş ve beş yardımcısı, Türk Emniyeti’nin yönetilmesinden “birinci derecede” yetkili pozisyonuyla yaşanan skandaldan birinci derecede sorumludur!
Oturdukları koltuklarda bulunmalarını sağlayan Cumhuriyet’in kurulmasında en büyük hissesi bulunan Atatürk’ün manevi şahsına yapılan saygısızlıkta, topluca gösterdikleri idare anlayışı sebebiyle kelam konusu altı bürokratın üzeri kapatılamayacak sorumluluğu vardır.
Toplumu bir kenara bırakın, kendi çocuklarına ve gelecek nesillere vahim skandalı miras bırakmaktan geri kalmayarak birer kutlamayı hak ettiler böylelikle!
Elbette, karar verme sistemi içinde alt kademelerde bürokratlar yok değil.
Skandal toplumsal medya paylaşımının hazırlanıp kamuoyuna sunulmasından birinci derecede sorumlu olan Medya-Halkla Bağlantılar ve Protokol Dairesi Başkanlığı.
Mevcut Genel Müdür Mahmut Demirtaş’ın Adana Valiliği vazifesi sırasında özel kaleminde çalışan lise öğretmeni Güngör Selçuk’u, daire başkanı atamasını Büyüteç’te 15 Şubat’ta duyurdum.
* * *
Devletteki “ahbap-çavuş” metodu liyakatsizlik uygulamasına örnek oluşturan atamanın nasıl sonuç yarattığı 26 Ağustos günü ortaya çıktı.
Peki, kelam konusunu skandalın faturası kime çıktı?
Edindiğim bilgiye nazaran, yaşananlarla ilgili şimdilik rastgele bir soruşturma yok. Fakat, paylaşımda kullanılan görsel gereci hazırlayan işçinin Medya, Halkla Bağlar ve Protokol Dairesi’nden tayin edilmesi için yazı hazırlanıp Emniyet Genel Müdürlüğü İşçi Başkanlığı’na salı akşamı gönderildi.
Sistemin en altındaki işçinin tayininin çıkarılmasıyla skandalın üzeri örtülmüş olacak. Hiyerarşik sistemi bulunan emniyet teşkilatında, skandalın muhatabı yalnızca en alttaki polis memuru olmaz. Memurun üzerinde sırasıyla ofis amiri, şube müdürü, daire başkan yardımcısı, daire lideri ve Emniyet Genel Müdürü var.
Sistem içinde yayını hazırlayan polis memurunun üstlerinin bilgisi olmaksızın kelam konusu faaliyeti gerçekleştirmesi mümkün değil. Şayet, yapılan süreçten sıralı amirlerin bilgisi yoksa daha vahim bir tablo var demektir.
Gerçi, daha bir ay kadar evvel Polis Akademisi’ndeki mezuniyet merasiminde, polis yıldızının “Atatürkçü” kimliği ve Atatürk prensipleri üzerine tek söz etmeyen Emniyet Genel Müdürü’nün başında olduğu teşkilatta artık her şeyin yaşanması mümkün görünüyor.
Unutmadan, tayini çıkarılan işçi de Demirtaş’ın getirdiği liderle birlikte misyona gelen yeni çalışma takımından.
Yaşananların başka boyutunda, Emniyet’te yaşananların, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’ya yazdığı makûs puanlar var.
Görevi sırasında başarılı sonuçlar almayı hedefleyen Yerlikaya’nın icraatlarına makus imza olarak kalıyor Emniyet’in böylesi yaklaşımları.
Emniyet, Yerlikaya’yı sabote mi ediyor sanki şu kritik günlerde.