MHP Genel Bahçeli Devlet Bahçeli, İsrail’in İran’a yönelik ataklarını kıymetlendirdi. Bahçeli, “İsrail’in siyasi ve stratejik gayesi Anadolu coğrafyasını çevrelemek, terörsüz Türkiye gayesini efendileri hesabına baltalamaktadır. İran’a karşı 13 Haziran saldırısı göstermiştir ki, her an önlem ve teyakkuz halinde olmak coğrafyamızın bize yüklediği sorumluluktur.” dedi.
Bahçeli, “Birisi biten oburu başlayan zincirleme çatışma ve savaşlar hamulesi dünya barışına, beşeri huzur ve istikrar arayışına çok yüksek seviyede hasar ve ziyan vermektedir. Daima güncellenen, tehlikeli ölçüde güçlenen kaotik gelişmeler global vicdanı tahrip etmekle birlikte ilkel dürtülerin, işgal heveslerinin, kıyım ve yıkım maksatlarının bugünkü çağımızda nasıl da sivrildiğini fazla kelama hacet bırakmadan işaret ve ibra etmektedir.” değerlendirmesini yaptı.
Bahçeli şu sözleri kullandı:
İsrail’in İran’a karşı 13 Haziran’da başlattığı geniş çaplı hücum hem bölgemizi hem de dünyanın genelini telaş ve endişe dolu bir bekleyişe hapsetmiştir.
Bölgesel hudutları aşıp global mahiyet kazanma ihtimalinin söylem edildiği İran-İsrail çatışmasının nükleer mahreçli yeni bir savaşın kademe kademe altyapısını hazırladığına yönelik savlar gün geçtikçe derinlik ve aktiflik kazanmaktadır.
Bir kez şu gerçeğin idrak ve sözü fikir ve siyaset namusu ismine mecburidir ki, İsrail global emperyalizmin kiralık katili, şımarmış ileri karakolu, bölgesel barış ve istikrarın amansız muhalifidir.
“İSRAİL’İN GEÇİM KAPISI SAVAŞ”
İsrail’in geçim kapısı; savaştır, akındır, şiddettir, şirrettir, şekavettir, şer emellerin takip ve tahkiminden ibarettir.
Gazze’de dökülen mazlum kanları kurumamıştır. Hatasız günahsız bebeklerin, çocukların, bayanların ve öteki temizlerin feryat figan içinde katledilmeleri asla unutulmamış, unutulmayacaktır.
Dünyada İsrail kadar hukuk tanımayan, unsur takmayan, ahlak ve insan hakları ihlalinden kaçınmayan ikinci bir devlete neredeyse tesadüf etmek mümkün değildir.
Bu cinayet aygıtının, bu cürüm aparatının, bu soykırım alçaklığının en başta barışa, diyaloğa ve uzlaşmaya kapalı ve karşı olduğu açıktır.
İsrail ile İran ortasındaki savaşın derhal sonlandırılması, bölgesel barış ve istikrarın temin edilmesi her ülkenin çıkarınadır.
Sayın Cumhurbaşkanımızın samimiyetle dört bir koldan yürüttüğü diplomasi uğraşları son derece bedelli, istikrarlı, derinlikli ve faaldir.
Savaşın kazanını yoktur. Barışın kazanını ise pek çoktur.
Türkiye üzerine düşen insani ve vicdani sorumluluğu yerine getirmektedir.
ABD Başkanı Trump’ın da çelişkili ve çetrefilli açıklamaları bir yana bırakarak barışçıl uğraşlara dürüst ve yüreklice takviye olması lazımdır.İsrail en son gayesi aşikardır. Bununla ilgili ikazlarımız birilerini rahatsız etmiş olsa da vaki akıbetin farklılaşması düşünülemeyecektir.
İsrail’in siyasi ve stratejik hedefi Anadolu coğrafyasını çevrelemek, terörsüz Türkiye maksadını efendileri hesabına baltalamaktadır. İran’a karşı 13 Haziran saldırısı göstermiştir ki, her an önlem ve teyakkuz halinde olmak coğrafyamızın bize yüklediği sorumluluktur.
Bir ordu en yavaş askeri kadar süratli ilerleyebilecektir. Bir zincir en zayıf halkası kadar kuvvetli olabilecektir. Bugünle bağı zayıflamış mazi-ati bağıntısı da en zayıf yerinden süratle kopacaktır.
İsrail’i büyütüp ülkemizi küçümsemediğimizi argüman edenler tarihten, hayatın ve hadiselerin bizatihi varlığından ders almayan gafillerdir.
Savaşırken düşünmeyi öğrenmiş bir milletin çocukları olarak gereksinim duyulan anlarda gerçek okumaları, gerçek yorumları, yanlışsız değerlendirmeleri yapmak mecburidir. Türk milleti barıştan yanadır.
Coğrafi manada etrafımızın barış nesliyle sonlandırılması vazgeçilmez gayemizdir.
İran ile İsrail ortasında derhal barış ve diyalog havası hakim olmalıdır.
Aksi halde bölgesel alanda kıvılcımı çakılacak bir savaşın global eksene sıçraması halinde hiçbir millet, hiçbir medeniyet bunun altından kalkamayacaktır.