Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan ‘ihale veriyoruz, arsa satıyoruz’ diyerek 9 farklı kişiyi milyonlarca lira dolandıran 15 kişilik şebekenin, senaristleri kıskandıran yollarının detayları iddianameye yansıdı.
Ankara’daki dolandırıcı şebekesi, uydurma bürokratlarla Bakanlığın 14 ve 15. katlarında ‘ihale evrakı’ diye düzmece evraklar imzalattılar. Lakin bazen gerçek isimler ve araçlar da kullanıldı.
İşte sinemalara taş çıkartan dolandırıcılık prosedürlerinin savcılık iddianamesine giren birtakım kısımları:
7 MİLYON LİRA VERDİ
Mersin’de yaşayan iş insanı (Gaye Okullarının sahibi) Nezir Aslan, zelzele bölgesinde 250 adet köy meskeni işini alabilmek için aracılara 7 milyon TL para verdi. 5 kişilik dolandırıcı takımında Mesut Kupen kendisini Bakanlıkta üst seviye yönetici, Nurgül Kara kendisini “İhale Başkanı”, Atilla Soylu kendini MİT mensubu ve sarsıntı bölgesinde koordinatör, Fatmagül Güner kendini Milli Emlak Genel Müdürlüğü çalışanı, Muhammed Furkan Baştuğ ise öteki 4 bireye yardım eden kişi olarak rol aldı.
15. KATTA SÖZLEŞME
Dolandırıcı takımı, iş insanını evvel eski hakim olan Bekir Kara üzerinden tuzağa düşürüp, itimadını kazandı. Daha sonra Mersin’den Ankara’ya davet edip Etraf ve Şehircilik Bakanlığı’nın 15. katında bir odada kontrat imzalattılar. Lakin imza attıran kişinin Bakanlık işçisi olmadığı iddianamede şöyle yer aldı: “Sözde Yasemin Çelik beni Bakanlık 15. katta belirttiğim yere yönlendirdi ve bu odada beklerken orta uzunluklu bir erkek şahıs elinde mukavele evrakları ile geldi. Bu mukavele dokümanlarını ben bakanlıkta imzalayınca ve bana atılan referans numarasına istinaden kurum hesabına 30 bin lira harç yatırdıktan sonra, beni yönlendiren Yasemin Çelik ve Atilla Soylu’ya güvenerek Bekir Kara’ya talimat vererek parayı kendilerine verebileceğini söyledim.
SAHTE DAİRE BAŞKANI
İşlemlerin ve resmiyetin devamını beklediğim sürecin sonlanmaması sonucunda ben kuşkuya kapıldım ve bakanlığa kendim giderek Yasemin Çelik ile görüşmek istedim. Burada Yasemin Çelik isminde bir daire başkanı var ve makamına beni kabul etti. Makama girince kontratları imzalamadan evvel beni karşılayan bayanın gerçekte Yasemin Çelik isimli daire başkanı olmadığını, bütünüyle başka şahıslar olduğunu kesin olarak anladım.”
Arabadan otomobile 11.2 milyonluk transfer
Malatya’da yaşayan iş insanı Turan Kandemir de zelzele sonrasında memleketinde yapılacak 200 adet hafif çelik sarsıntı konutu işi için ‘şüphelilere’ elden 11 milyon 250 bin lira ödedi.
GİRİŞTE KARŞILANDI
Bu sefer şüpheliler parayı, Mehmetçik Vakfı ve AFAD bürokrasisi üzerinden ‘bölgenin kalkınmasında kullanılacak’ diyerek talep etti. Kandemir, evvel bakanlıkta dolandırıcılara yardım eden bir işçi tarafından girişte karşılanıp binanın 14. katına çıkarıldı. Toplantı salonu üzere büyük bir kısımda kendisini Yapı İşleri Genel Müdür Yardımcısı olarak tanıtan bir şahısla görüştürüldü ve işini direkt Kandemir’in şirketine vereceğini söyledi.
7 AY EVRAK BEKLEMİŞ
Önüne uzatılan evrakları şirket kaşesiyle imzalayan Kandemir, binadan çıktıktan sonra aşağıda bekleyen öteki isimlerle buluştu. Otomobilinde hazır olan 11 milyon 250 bin lirayı bu şahıslara teslim etti ve Malatya’ya döndü. “Malatya’da o günlerde yer teslimiyle alakalı Bakanlıktan vilayet müdürlüğüne gelecek evrakı bekledik. Fakat 7 ay boyunca bizi ne Bakanlıktan ne de vilayet müdürlüğünden arayan olmadı” diyerek dolandırıldığını savcılığa anlattı.
‘Örtülü ödenek için’ deyip 2.9 milyon dolar aldılar
Aynı şebeke Dubai’de yaşayan iş insanını da tuzağına düşürdü. İş insanı Haluk Yiğit Yalınkaya, İstanbul ve Bodrum’daki 5 arazinin alımı için Salih Usta isimli şahsa vekalet verdi. Usta, iş insanını Bakanlıkta Tespit Denetleme Müdürü olarak Mehmet Güroğlu diye biriyle tanıştırdı. Vekaleten işleri yürüten Usta, bir mühlet sonra Bakanlığa davet edildi. Arazi satışı ile ilgili evraklara imza atıldı.
Arazi satışı için 2 milyon 600 bin dolar ve 320 bin dolar olmak üzere iki başka ödeme yapıldı. Şebeke üyeleri bu paraları ‘örtülü ödeneğe vereceğiz’ diye istedi. Bu durum mağdurlar tarafından, “Elden verilen paraları bu şahıslar bize devletin örtülü ödeneğine vereceğiz diyerek aldılar ve buna ait de sonradan uydurma olduğunu anladığımız açıklamasında örtülü ödenek yazan makbuz vb. dokümanlar verdiler” diye anlatıldı.
İşlemler yapılırken cep telefonuna CSB isimli bir göndericiden SMS geldiğini söyleyen Yalınkaya, bildirinin Etraf ve Şehircilik Bakanlığı’ndan geldiğini düşündüklerini, polis tarafından aranınca dolandırıldıklarını anladıklarını kaydetti. SMS gönderilen şirketin olaydan kısa müddet evvel kurulmuş paravan şirket olduğu belirlendi.
Müteahhidi 3 kere dolandırmışlar
Bitlis’te müteahhitlik yapan Arif Arifoğlu da birebir şebekenin tuzağına düştü. Dolandırıcılar, Arifoğlu’na Adıyaman’da 250 köy meskeni işini vereceklerini söyledi.
Arifoğlu, bakanlığın 14. katında mukavele bedeli 937 milyon olarak hazırlanan evraka imza attı. Kontrat geçerli hale gelince ödeme yapacağını söyleyen müteahhide 2 gün sonra bakanlıktan SMS olarak kod gönderildi. Bu kodu Halk Bankası’na giderek onaylatan Arifoğlu, yapılan sürecin resmi olduğuna inanarak, 5 milyon 800 bin lirayı banka üzerinden, 8 milyon 262 bin lirayı ise Ankara’da elden teslim etti. Bakanlıktan aldığı evrakla Adıyaman Valiliği’ne giden Arifoğlu’na ‘Bizde bu türlü yazı yok’ karşılığı verildi. Ankara’ya dönerek bakanlığa gittiğinde ‘evraklarınız sahte’ yanıtı aldı. Birden fazla defa dolandırılan Arifoğlu, 65 milyon lira ziyanı olduğunu argüman etti.
Beştepe’ye çakarlı araçla götürdüler
İzmir’de yaşayan müteahhit Yusuf Ateş, şebekeye geçmişten beri tanıdığı olan Arda Erşan Şahin üzerinden ulaştığını söyledi. Ateş, şebeke üyelerinin kendisini çakarlı araçla Külliye’ye kadar götürmesiyle ikna olduğunu şöyle anlattı:
“Pastanede otururken çakar lambalı iki araç geldi. Araç ile birlikte Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne girdik. Sürücü beni başdanışmanların odalarının olduğu holden geçirdi ve bir odaya bıraktı. Odaya kendisini Zafer olarak tanıtan bir kişi geldi. Odada yaklaşık 10 dakika kendisi ile görüştüm. 3 adet evrakı bana imzalattı. 6 milyon 500 bin lira ödedim.”