Enes Hocaoğulları, 27 Mart’ta Strazburg’da Avrupa Kurulu Mahallî ve Bölgesel İdareler Kongresi kapsamında yaptığı konuşmada, Türkiye’deki protestolara yönelik polis müdahalesini eleştirdiği gerekçesiyle “yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” (TCK 217/A) ve “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme” (TCK 216/1) cürümlerinden yargılanıyor.
Konuşmasında, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının akabinde gerçekleşen şovlara dair orantısız güç ve çıplak arama üzere sözler kullanan Hocaoğulları, 5 Ağustos’ta Ankara Esenboğa Havalimanı’nda gözaltına alınarak tutuklandı.
‘SAVCILIK: ÜLKE PRESTİJİ AMAÇ ALINDI’
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, Hocaoğulları’nın konuşmasında yer verdiği argümanların “hiçbir somut dataya dayanmadığı” ve “ülkenin prestijini zedelediği” öne sürüldü. Ayrıyeten konuşmanın, kamuoyunda ayrışma yarattığı ve cürüm teşkil ettiği argüman edilerek, TCK kapsamında cezalandırılması talep edildi.
İddianamede, Hocaoğulları’nın Avrupa Kurulu toplantısına “resmî bir davetle katıldığına dair evrak sunmadığı” da söz edildi. Savcılık ayrıyeten, TCK 53. unsur kapsamında kamu haklarından mahrum bırakılmasını istedi.
‘İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ YARGILANIYOR’
Enes Hocaoğulları’nın avukatı Mahmut Şeren, ANKA Haber Ajansı’na yaptığı açıklamada tahliye taleplerinin reddedildiğini belirterek, birinci duruşmanın 8 Eylül saat 11.55’te yapılacağını söyledi.
Şeren, iddianamenin sırf suçlayıcı kanıtlara dayandığını, lehlerine sundukları dokümanların göz arkası edildiğini belirtti:
“Enes’in konuşmasında yer verdiği argümanlar, Ankara Barosu, Milletlerarası Af Örgütü ve İnsan Hakları Derneği üzere saygın kurumların raporlarında da yer alıyor. Ayrıyeten o periyoda ait çok sayıda medya haberi mevcut. Lakin bu kanıtlara iddianamede yer verilmemiş. Bu durum yargılamanın adil halde yürütülmesi açısından önemli bir eksikliktir.”
Şeren, ayrıyeten toplumsal medyada Hocaoğulları’na dayanak iletilerinin görmezden gelindiğini ve yalnızca suçlayıcı paylaşımlara yer verildiğini vurguladı. Türel sürece dair beklentilerini ise şu sözlerle tabir etti:
“Avrupa Kurulu üzere bir kurumda yapılan legal bir hak savunuculuğu faaliyeti yargılanmamalı. Enes’in konuşması söz özgürlüğü kapsamında değerlendirilmelidir. Beraat kararı verilmesi gerektiğini düşünüyoruz.”