Prof. Dr. Nevzat Tarhan, oturumdaki konuşmasında, besin kimyası ve insan beyni ortasındaki münasebetin iki temel açıdan incelendiğini, bunlardan birincisinin “beyin-bağırsak aksı”, ikincisinin ise “nöro beslenme” alanı olduğunu söyledi.
Nöro beslenmenin, beyin ve beslenme ortasındaki ilgiyi araştıran bilimsel alan olduğunu anlatan Tarhan, yapılan araştırmalara nazaran tüketilen besinlerin davranışları ve kişiliği etkilediğini, bu tesirlerin ise epigenetik düzeneklerle kuşaklar uzunluğu aktarılma potansiyeli taşıdığını lisana getirdi.
Tarhan, haz odaklı hayat üslubunun beyindeki memnunluk hormonu serotonini azalttığını ve depresyonu artırdığını söz etti.
Yapılan bir araştırmada beyinde mikroplastik tespit edildiğini, bu durumun global kirlenmenin telaş verici sonuçlarından biri olduğunu vurgulayan Tarhan, “Beyne burundan girmiş, en çok oralarda var. Teneffüsle bir gripal esnada rahatlıkla yol buluyor, gidiyor, beyefendisine yerleşiyor. Besin renklendiricileri ve koruyucular üzere yapay hususlar de bedende, bilhassa yağ dokusunda birikebiliyor” diye konuştu.
Otizmde beslenmenin ve bilhassa bağırsak mikrobiyotasının rolüne dikkati çeken Tarhan, bilhassa çocuklarda bu ögelerin incelenmesi gerektiğini, beyin üzerinde tesirinin olabildiğini lisana getirdi.
Dünyada otizm hadiselerinin arttığını belirten Tarhan, teşhisin yanı sıra klinik hadiselerde da önemli artış olduğunu söyledi.
“Alzheimer hastalarında obezite sıkça görülüyor”
Alzheimer hastalığının artış sebeplerinden birinin yalnızlık olduğuna değinen Tarhan, şu bilgileri paylaştı:
“Alzheimer hastalığının oluşumu ve artış sebeplerinden biri de bireylerin beslenme alışkanlıklarıdır. Günümüzde Alzheimer hastalarında obezitenin sıkça görülmesi dikkati çekiyor. Obezite, beyindeki hücrelerin daha erken yıpranmasına neden oluyor ve bu durum Alzheimer riskini artırıyor. Obezite, sırf fizikî değil, beyin sıhhati açısından da son derece kıymetli risk faktörüdür. Hücre yaşlanması ve vefat süreçlerinde obezitenin tesiri büyük. Bu durum direkt yanlış beslenmeyle ilgili. Bilhassa karbonhidrat yüklü beslenme, bu bağlamda büyük risk taşıyor. Karbonhidrat odaklı beslenme usulünü ömrün merkezine koymak, adeta şuurlu intihar üzere.”
Duygusal yeme biçiminin da obeziteye yol açtığını bildiren Tarhan, Türkiye’nin global sorun olan obezite yaygınlığında dünya üçüncüsü olduğunu söz etti.
Beslenme ve kimya ortasındaki yakın bağlantıya de dikkati çeken Tarhan, geleceğin nörokimyada olduğunu ve açlığı, tokluğu etkileyen yeni ilaçların buradan keşfedileceğini kelamlarına ekledi.