Dünyada süt, kalsiyumun esas kaynağı olarak görülürken, son vakitlerde sardalyeler dikkat çekiyor.
La Vanguardia’ya konuşan beslenme uzmanı Júlia Farré’ye nazaran; kemikleriyle birlikte tüketilen sardalyelerin 100 gramında yaklaşık 380 miligram kalsiyum bulunuyor. Meğer birebir ölçüdeki sütte bu bedel sadece 120 miligram civarında kalıyor.
Sardalyelerin kalsiyum zenginliğinin kaynağı, elbet balığın ince ve yumuşak kemikleri. Konserve formundaki sardalyeler de bu kemiklerin inançla çiğnenebilmesine imkan tanıyarak besin bedelinin tam olarak değerlendirilmesini sağlıyor.
Farré, “Bu prosedürle, günlük kalsiyum muhtaçlığını karşılamak için ek desteklere gerek kalmayabilir” diyor.
Kalsiyumun yanı sıra sardalyeler, D vitamini, omega-3 yağ asitleri ve yüksek biyolojik kıymetli proteinler açısından da güçlü. Bedenin kalsiyumu faal biçimde kullanabilmesi için kritik bir bileşen olan D vitamini, sardalyede doğal olarak bulunuyor.
Omega-3 yağ asitleri ise kalp-damar sıhhatini desteklerken, yüksek kaliteli protein de kas ve doku tamiratına katkı sağlıyor.
Amaç sütün yerini almak değil
Sardalye bulunmadığında çok az hazırlık gerektiren konserve sardalyeler salatalarda, makarnalarda, sandviçlerde yahut zeytinyağı, limon ve maydanozla hazırlanmış bir ezme olarak ekmeğe sürülerek kolaylıkla tüketilebiliyor.
Farré, “Amaç sütün yerini almak değil; beslenmedeki kalsiyum kaynaklarını çeşitlendirmek” vurgusunu yapıyor.
Laktoz intoleransı bulunan yahut süt eserlerinden kaçınan bireyler için sardalyeler, istikrarlı beslenmenin değerli bir tamamlayıcısı olarak öne çıkıyor.